Reklam
Halil Çini

Halil Çini

h.cini@mynet.com

ZAAFİYET!

03 Nisan 2015 - 09:21


Bugün sizlerle Güvenlik Zafiyeti üzerine sohbet etmek istiyorum.



 



Nedir Zafiyet?



 



Zafiyetin birden fazla eş anlamı var. Ama bana göre zafiyetin en mantıklı cevabı ZAYIFLIK olsa gerek. Zayıflıktan kastim kilo azlığı değil. Bir takım şeylere karşı ortaya çıkan açlık anlamındadır.



 



Günümüzde maalesef birçok insanın birden fazla zafiyetini görebilmekteyiz.



 



Kimi insan Kadına karşı zafiyet içerisindedir,



 



Kimisi Para’ya!



 



Kimisi şöhrete! Kimisi de mal ve mülke! Kimileri de şaşaalı bir yaşama karşın karşın zafiyet içerisindedir…



 



Netice itibari ile inansız.



 



Et ve kemikten olmuşuz.



 



Allah muhafaza zaman zaman nefislerimizin kabardığı da olmuştur. Ama ne olursa olsun insan asla insan olduğu, beşer olduğu ve de vakti geldiğinde iki metrelik kefen ile bu dünyadan göç edip gideceğini asla unutmamalı.



 



Gelelim, İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayında bir Cumhuriyet savcısının şehit edilmesi ile bir kez daha gündeme gelen Güvenlik zafiyeti meselesine.



 



Birkaç gün Vilayet, Emniyet ve Adalet sarayı başta olmak üzere Kaymakamlıklar, lojman çevreleri ile askeri nizamiyelerde iş sıkı tutulur, birkaç gün sonrasında da yine eski tas, eski hamam misali her şey unutulur ve zafiyet yeniden hortlar.



 



Dost acı söyler misali ben bugün güvenlik zafiyeti konusunda acı konuşacağım. Lütfen kimse alınmasın. Alınganlık yapmak yerine yazımdan payına düşen ders varsa alsın lütfen.



 



Şimdi Vilayet, Emniyet Müdürlüğü, adliye başta olmak üzere askeri nizamiyeler, Havaalanı, siyasi partiler, Kaymakamlıklar, Üniversite, fakülteler, STK’lar, önemli lojmanlar, tesisler ve daha birçok yerlere bakalım.



 



Kapıda kim var?



 



Ya Polis! Ya asker! Ya son dönemin modası sözüm ona Güvenlik Görevlisi.



 



Sizlerle üç önemli noktada görev yapan Polislerimizin Güvenlik zafiyetinden kısaca bahsedeceğim.



 



BİR: Vilayete mutlaka yolunuz düşmüştür. İsteyenin istediği şekilde mutlaka elinin kolunu rahatlıkla sallayıp girebileceği bir yer. Vali var. Vali yardımcıları var. Daire amirleri var. Kapıda bir güvenlik noktası var. Bir tek Polis memuru var. İki eli arkasında sözde X Ray cihazından geçenleri kontrol etmekte. Zaman zaman elle üst araması olmakta. Polis noktasının camı simsiyah! İçeride kim var? Ne yapıyorlar? Gören yok. Olsa da çoğunluğu ya bulmaca çözmekte, ya da akıllı telefonları ile internet âlemindeler.



 



İKİ: Adliye. Burasının da ne yazık ki Vilayetten kalır yanı yok. Vilayet noktasındaki kaos, keşmekeşlik burada da aynen devam. Bırakın Avukatları, memurlar, şefler, müdürler, mahkûmlar, hizmetliler, odacılar istedikleri kapıdan, yandan ve taraftan hop içerideler. Hem de hiçbir üst aramasına maruz kalmadan. Üstelik beyler ve bayanlar X Ray cihazından bile geçmeye tenezzül bile etmiyorlar.



 



ÜÇ: Emniyet Müdürlüğünde de durum diğer iki noktadan pek farklı değil. Burada da iddia ediyorum isteyen istediğini rahatlıkla içeriye geçirebilir. Bir bayan görevli kartlarla meşgul, sözüm ona bazen de ikinci bir bay polis memuru eğer yine telefonu ile sohbet etmiyor veya Gazete okumuyor ise göstermelikte olsa X ray cihazının başında.



 



Burada bu yazım la kimseyi üzmek, rencide etmek ya da zarar görmesi gibi asla bir niyetim olamaz. Ben burada şimdi yaşanan bu üzücü olay sonrasında gündeme gelen Güvenlik zafiyetini kısa bir süre sonra unutulacağı üzerine birilerinin dikkatini çekmek istiyorum.  Dikkat ettiniz ise ben, bu üç önemli yerlere isteyenin istediğini rahatlıkla içeriye hem de görevlilerinin gözlerine bakarak, onlarla kısa sürede kuracağı göz samimiyeti ile SOKABİLECEĞİNİN altını çizdim.



 



Eğer, bunun nasıl olabileceğini bu memlekette merak eden bir Polis müdürü, amiri, komiseri varsa buyursun bir kahvemi ya da çayımı içsin UYGULAMALI olarak ispat edeyim.



 



Önemli noktalarda görev yapanlar kim bilir belki de bu yazımı okuduklarında ‘Buyurun sen gel de bırak beş, altı saati iki saat ayakta dur da görelim!’ dediklerini duyar gibiyim. Evet, haklı olabilirler. Ama görevin kutsal olduğunu onlara hatırlatmak isterim. Onların görev yerleri, üstlendikleri sorumlulukları itibari ile bir anlık gaflete, uyuklamaya bile şanlarının olmadığını hatırlatmak isterim.



 



Temennim, İstanbul’da bir Cumhuriyet Savcımızın şehit edilmesi ile gündeme gelen terör illetinin bitmesidir. Güvenlikte asla zafiyet olmamalı. Sonrasında yok öyle yapmıştık! Uyarmıştık! Tahmin ediyorduk! Yazık oldu! Türünden gazel okumanın hiç alemi yok. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Allah ailesine sabırlar versin. Mekanı cennet olsun. (AMİN)



 



 



 



Yeniden buluşmak umudu ile...


Bu yazı 466 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum