Reklam
Halil Çini

Halil Çini

h.cini@mynet.com

Hz. İbrahim (a.s) Oğluna der ki;

11 Ekim 2014 - 14:18


line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">      Teslimiyet ve Takva’nın dorukta olduğu bir mübarek Kurban Bayramını şükürler olsun geride bıraktık. Rabbim yeni bir Kurban Bayramına daha tüm sevdiklerimiz ile sağlık ve mutluluk içerisinde kavuşmamızı nasip etsin.



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">     “Kurban” kelimesi bir Kur’ân kavramıdır. Bu kelime Kur’ân’da üç yerde geçer. Kurban ibadeti ilk insanla başlamış. Hz. Âdem’in her iki oğlu Allah’a kurban sunmuşlar. Allah Habil’in kurbanını kabul etmiş, Kabil’inkini reddetmişti. Habil takva sahibi bir insan olduğu için kurbanı kabul edilmiş. Habil ise kurbanı kabul edilmeyince kardeşini öldürmeye yeltenmiş ve dediğini de yapmış. Kur’ân, bu olayda olduğu gibi, kurbanın etinden ve kanından söz edildiği âyette de “kurban” ile “takva” kavramını birlikte anlatır. “Kurban” Allah’a yakınlık aracıdır, “takva” da Allah yakınlığının yaşandığı bir sonuçturNe onların etleri Allah’a ulaşır, ne de kanları. Sizden Allah’a ulaşacak olan takvanızdır” (Hacc, 22:37) âyetinde kurbanda taşınması gereken niyetin, takva ölçüsü olduğu ifade ediliyor. Kurban, Allah’a yakınlaşmaktır.Takva korunmaktır, riyadan, gösterişten, benlikten, bencillikten, Allah’tan başkasının beğenisini öne çıkarmaktan korunmaktır. Takva olmayınca kurbanın ne cinsinin, ne iriliğinin, ne de ufaklığının bir değeri vardır.Kurban” kelimesi bir Kur’ân kavramını daha akla getiriyor. O da “mukarreb” ifadesi. Allah’a en yakın olanlar, bu yakınlığı her an yaşayanlar ve sürdürenler. Biri ruhanî varlıklardan olan “mukarreb melekler”, diğeri de Allah’a yakınlıkta hep önde ve uç noktada duran mü’minler.



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\"> Bu yakınlık öyle şeyleri göze aldırır ki, hep kulluk öne çıkar, iman zirveye tırmanır, gelen emri yerine getirme çabukluğu ve heyecanı her şeyi gözden çıkarmaya kadar vardırır.



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\"> Bu meselede en çarpıcı örnek bir Tevhid ve teslimiyet âbidesi olan İbrahim (a.s.)’dır. Allah ona yumuşak huylu, salih bir evlat nasip eder. Bu İsmail (a.s.)’dır.



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">Gördüğü sâdık bir rüya üzerine Hz. İbrahim oğluna der ki



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">“Oğulcuğum rüyamda seni kurban ederken gördüm, buna ne dersin?”



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">Oğlu anında cevap verir: “Sana emredileni yap, baba. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">Baba-oğul emre boyun eğerler. Baba oğlunu yüzükoyun yere yatırır, elinde bıçak kurban etmeye niyetlenir. Niyetleri anında kabul olmuştur. Ve Allah bir mükâfat olarak “Oğlunun yerine ona bir kurbanlık verdik.” buyurur ve Cennetten bir koç gönderir. Arkasında da Hz. İbrahim’in kulluğunu ve imanını şöyle metheder: “Doğrusu o bizim mü’min kullarımızdandı.” (Sâffât, 37:100-111)



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">Burada da “kurban” kavramının yanına “iman” kavramı yerleşir ve her ikisi  de yan yana gelir.



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">Kurbanda yakınlık vardır, yakınlıkta takva vardır, takvada teslimiyet vardır, teslimiyette sağlam bir imanın açığa çıkması ve yaşanması vardır.  Hz. İbrahim’in fedakârlığına, Hz. İsmail’in teslimiyeti eklenmiş, her ikisinin Allah’ın rızasına ermek için birlikte sergiledikleri takva sırrı, baba-oğlu kıyamete kadar anılacak ve yaşatacak bir hale getirmiştir.



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">         Teslimiyet ve Takva sahibi olabiliyor isek ne mutlu bizlere….



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\"> 



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">         Yeniden buluşmak umudu ile…



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\"> 



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">         ****



line-height:115%;font-family:"Verdana","sans-serif"\">MEKANIN CENNET OLSUN: Bayramın son günü kara haber bizlere ulaştı. Basın İlan Kurumu (BİK) Şanlıurfa Şube Müdürü Şükrü Kılıç, ne yazık ki Bolu’da elim bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı. Rahmetli ile arife günü ve Bayramın ilk günü akşam saatlerinde telefonda konuşmuştum. Güzel bir insandı. Taktiri ilahi böyle. Elden ne gelebilir ki. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.


Bu yazı 484 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum