Reklam

Milli Mücadele'de Şanlıurfa

Kurtuluş Savaşı sırasında kenti işgal etmek isteyen düşmana karşı halkıyla topyekun direniş gösteren ve bir yılı aşan işgalin ardından 11 Nisan 1920'de kurtuluşu ilan edilen Şanlıurfa'da 100 yıldır bu tarih "gurur günü" olarak kutlanıyor.

Milli Mücadele'de Şanlıurfa
Editör: Urfa Haber 63
11 Nisan 2020 - 08:23

1920’de Urfalılar şehrini ve onun özgürlüğünü savunmak için her şeyini ortaya koymuştur. Önce İngilizler işgal etti Urfa’yı (Mart 1919). Musul’un İngilizlere bırakılması üzerine onlar 1919 Eylül’ünde Güneydoğu Anadolu’yu terk ettiler. Bundan bir ay sonra ekim ayında 3 bin kişilik kuvvetleri ile Fransızlar Urfa’ya girdiler.

Bu işgalin ardından Urfa’da yavaş yavaş bir Kuvayi Milliye gücü oluşmuş ve bunun liderliğini Yüzbaşı Ali Saip (Ursavaş) Bey üstlenmiştir. Ali Saip Bey, şehrin ileri gelenleri ile toplantılar düzenlemiş, onlarla işbirliği yapmıştır.

Bunlar arasında emekli Binbaşı İhsan Bey, Kaymakam Şevket Bey, Hacı Mustafa Bey, Hacı İmam ile İlyas Bey ve Bedricizade Halil Bey vardır. Ancak onun girişimlerini haber alan işgal kuvvetleri şehirden uzaklaşmasını istediler. Buna direnemeyen Ali Saip Bey 16 Ocak 1920’de Diyarbakır’a gitti, oradaki 13. Kolordu ile bağlantı süregeliyordu.

Ali Saip Bey, 7 Şubat 1920’de geri dönerek Urfa yakınına, Karaköprü’ye geldi, 9 Şubat’ta çatışmalar başladı ve devam etti. 5 Mart’ta milli güçler tarafından, Fransızların ve ayrılıkçı Ermenilerin mevzilerine bir saldırı gerçekleşti ve 13. Kolordu’dan destek istendi. 9 Nisan’da işgal kuvvetlerine 24 saatte ili terk etme çağrısında bulundu.

Başlayan çatışmalar sonucunda Fransızlar çekilme kararı verdi. 11 Nisan 1920’de Urfa, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanları 12’lerin öncülüğünde halkın oluşturduğu milis kuvvetleri ile Ankara’da kurulan ihtilal meclisinden 12 gün önce şehirlerini özgürlüğe kavuşturdu. Bu kurtuluşu izleyerek Urfalı milisler, Antep savunmasına da destek vermişlerdir.

Urha, Edessa, Urfa…

Urfa tarihine bakarsanız şehri “Urha” diye anan Sümerlere, Edessa diyen Romalılara, Büyük İskender’e, Selahaddin Eyyubi’ye divan edebiyatının ünlü Şairi Nabi’ye, Orfeus’a, daha yakınlara gelirseniz Ahmet Arif, Bekir Yıldız, Suut Kemal Yetkin ve daha birçok ünlü kişilere rastlarsınız. Ses sanatçıları Kazancı Bedih, Cemil Cankat, İbrahim Tatlises, Nuri Sesigüzel bunlar arasındadır.

Urfa’dan söz ederken peygamberleri anmamak olmaz. Üç dinin ve tek tanrının kurucusu, putları kıran Hazreti İbrahim ve sabrın simgesi Hazreti Eyüp ve Şuayb peygamberlerin Urfa’da yaşadıklarına inanılır. Bu yüzden kent kutsanan şehir olarak anılır. Putperestliği yok ettiği için Nemrut’un gazabına uğrayan ve sevgilisi Zeliha (Zilkha) ile birlikte ateşe atılan İbrahim peygamber, efsaneye göre ateşin suya dönüşmesi ile kentimize iki güzel göl kazandırmakla kalmamış, iki büyük ateşe şehrin tüm yakacağını taşıyan Urfalıların artık yemek pişirecek yakıt bulamadıkları için çiğköfteyi icat etmelerine yol açmıştır.

Bir Urfalı için balıkları ile birlikte o iki güzelim göl ve çiğköfte en değerli varlıklardır. O göllerde yüzücüler yetişiyor, yüzme müsabakaları yapılıyordu. Kazananlar Türkiye genelindeki yarışmalara katılıyorlardı. Ne yazık ki birkaç yıl önce gazinonun kapısında “Ailelere mahsustur, erkekler giremez” yazısını okudum. 30’lu, 40’lı yıllarda neler yaşanıyordu Urfa’da. Bugün şaşırtıcı görünebilir. Şehrin orta yerinde Türk musikisi yapılan içkili gazino vardı. Halkevi sahnelerinde tiyatro yapılıyor, konferanslar veriliyordu.

Balolar, folklor gösterileri düzenleniyordu. Halkoyunları izliyorduk. Urfa Halkoyunları ekibini babam başöğretmen İhsan Özdemir organize ettiği halkoyunları festivaline getirmişti (1954). 6 Mayıslarda (hıdrellez) yüzlerce uçurtma salıyorduk göklere. Topçu Meydanı’nda tüm Urfa halkı, binlerce okul öğrencileri ile birlikte trampet ve borazanların eşliğinde 11 Nisanları coşku ile kutluyorduk. Sembolik savaşta çeteler Tılfındır Tepesi’ne doğru savlet edip Fransız bayrağını indirip Türk bayrağını kaleye diktiği zaman sevinç ve övünç gösterileri ile inlerdi ortalık.

Oy avcısı politikacılar Cumhuriyet devrimlerine ihanet etmese, aydınlanmanın önü kesilmeseydi, Urfa gerçekten şanlı ufuklara doğru yükselecek, Atatürk’ün hedef gösterdiği uygarlığın tadacaktı..

Bu haber 577 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum