Reklam
Hamit DERMAN

Hamit DERMAN

hamitderman@hotmail.com

Ömür Takviminden Düşen Yaprak Yılbaşı mı, Yol Sonu mu ?

31 Aralık 2025 - 13:57

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin o meşhur ifadesiyle başlar her şey: “Yolculuk ise ruhlar aleminden, anne karnından, çocukluktan, gençlikten, ihtiyarlıktan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırat köprüsünden geçer; cennet veya cehenneme kadar devam eder.”
Evet, kabul etsek de etmesek de bizler birer yolcuyuz. Bu öyle bir yolculuk ki durakları tayin edilmiş, dönüşü olmayan bir istikamete doğru hızla akıp gidiyor. Ancak garip bir tecellidir ki, insanoğlu bu uzun yolculukta sanki hiç varmayacakmış gibi bir gaflet perdesine bürünüyor.
İptal-i His: Kendimizi mi Kandırıyoruz?
Günümüzde modern insan, "iptal-i his" nevinden bir ruh haliyle gerçek duygularını uyuşturmaya çalışıyor. Yılın sonuna geldiğimiz şu günlerde, tükenen ömrümüzü "yılbaşı" adı altında neşeyle kutluyoruz. Oysa gelecek olan henüz gelmediği için meçhuldür; elimizde olan ise sadece içinde bulunduğumuz dakikadır.
"Hayat, zannettiğin halat yalnız bulunduğun dakikadır" düsturunca, geçmişin muhasebesini yapmamız gereken bir zamanda, geleceğin hayaliyle avunuyoruz. Ömür ağacından koca bir yaprak daha düşerken; sevinmeli miyiz, yoksa eksilen sermayemiz için tefekküre mi dalmalıyız? Ölüme bir adım daha yaklaşmanın adını "eğlence" koymak, idama giden bir mahkûmun darağacındaki süslemelerden zevk almasına benzemiyor mu?
Bu dünya ahiretin tarlasıdır; burada ne ekersek orada onu biçeceğiz. Bu bilinçle, her birimiz kuşandığımız kimliklerin hesabını sormalıyız kendimize:
Bir eğitimci olarak; Geçtiğimiz yıl öğrencilerimin ruhuna ilim ve irfan adına ne kattım? Onların sadece zihinlerini mi doyurdum, yoksa kalplerine de dokunabildim mi?
Bir ebeveyn olarak; Çocuklarıma sadece rızık taşıyan bir figür mü oldum, yoksa onlara "örnek bir şahsiyet" mirası bırakabildim mi?
Bir Müslüman olarak; "İki günü bir olan zarardadır" ikazına muhatap olmamak için ne yaptım? Sevap hanemi bir önceki yıla göre zenginleştirebildim mi?
Emel Uzun, Ecel Yakın
İbn-i Mes’ud (r.a.) vasıtasıyla bizlere ulaşan o meşhur hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.v.), toprağa çizdiği şekillerle insan gerçeğini anlatır: Ortadaki çizgi insan, onu saran kare ecel, dışarı taşan hat ise bitmek bilmeyen emellerimizdir. O emel çizgisine ulaşmaya çalışırken, aradaki küçük çizgiler yani musibetler yolumuzu keser. Hiçbiri değmese bile, o kuşatıcı kare olan ecel bizi eninde sonunda yakalar.
Bizler, emellerimize ulaşmadan ecel okunun bize değebileceği gerçeğiyle yaşamalıyız. Hayatımıza yön verecek olan şey, bitmek bilmeyen arzularımız değil, her an kapımızı çalabilecek olan o hakikattir.
Netice itibarıyla;
Yeni bir yılı karşılarken, bir "kutlama" sarhoşluğuna düşmek yerine, geçen koca bir yılın "sonuna" geldiğimizin idrakiyle nefis muhasebesi yapmalıyız. Arkamızda bizi unutturmayacak bir eser, insanlık namına bir hayır ve huzur-u ilahide yüzümüzü ak edecek bir heybe bırakıp bırakmadığımızı tartmalıyız.
 

Bu yazı 265 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum