Bakan Fakıbaba, "Hedefimiz Türkiye'nin deneyimini bölgedeki ülkelerle paylaşmak"

CerModern Sanat Merkezi'nde FAO-Türkiye Ortaklık Programı’nın (FTPP) ikinci aşamasının tanıtım toplantısı gerçekleşti.

Açılışta konuşan Fakıbaba, 7 milyarlık dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyara ulaşmasının beklendiğine dikkati çekerek, 8 milyon insanın açlık ve yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya kaldığını vurguladı.

Dünya çapında her yıl üretilen 4 milyon ton gıdanın 1,3 milyon tonunun israf edildiğini anlatan Fakıbaba, "Lokantalarda porsiyonlar çok büyük. Önümüze yemekler geliyor ve ancak yarısını yiyebiliyoruz, diğer yarısı çöpe gidiyor. Biz yeteri kadar yiyoruz, yemeyenlere vermek zorundayız. Onun için porsiyonların özellikle lüks otellerde küçülmesi taraftarıyım. Her yerde artan yemekleri kendim alıp götürüyorum, orada bırakmıyorum, biliyorum ki orada zaten dökülecek. Bunu sizlere de tavsiye ediyorum." ifadelerini kullandı.

Fakıbaba, Türkiye'nin 1948 yılından bu yana FAO'ya üye olduğuna işaret ederek, "Ortaklık programı kapsamında Türkiye hükümeti tarafından Orta Asya ülkelerinde uygulanacak projelerde kullanılmak üzere ilk dönemde toplam 10 milyon dolar katkı sağlanmıştır. Bu çerçevede ilk dönemde toplam 28 proje onaylanmış ve uygulama başlamıştır. İkinci döneme hazırlanırken geçmiş tecrübeler de göz önünde bulundurularak çalışmalar yapılmıştır. Bu defa Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti FAO'ya toplamda 20 milyon dolarlık katkı sunacaktır." diye konuştu.

Suriye'de en az 500 bin insanın hayatını kaybettiğini dile getiren Fakıbaba, Türkiye'de Suriye krizi mağdurları için ilk günden beri dil, din, ırk ayrımı yapmadan açık kapı politikası uygulandığını belirtti. Fakıbaba, bugün 3 milyon Suriyeli ile en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı.

Fakıbaba, 2018'de İslam İşbirliği Teşkilatı Tarım Bakanları Toplantısı ile Balkan Ülkeleri Tarım Bakanları toplantısının, Bakanlığının ev sahipliğinde Türkiye'de gerçekleştirileceğini ifade ederek, FAO ülkeleri ile olan iş birliğinin de daha iyiye gideceğini söyledi.

"Bu işin çözüleceğine inanıyorum"

Programın ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Fakıbaba, kurbanlık hayvan ve et fiyatlarına ilişkin, "Biz her zaman çok çalışacağız, çok şeffaf olacağız. Üreticimizin, tüketicimizin, kasabımızın, esnafımızın mutlu olabileceği bir hazırlık içerisindeyiz. Ben 5 günlük bir bakanım, bu işler için mutlaka projeler üreteceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da Başbakanımızın da bana talimatı açık, şeffaf olacaksın ve hem üreticiyi hem tüketiciyi en iyi şekilde koruyacaksın." dedi.

Fakıbaba, Rusya'nın Türkiye'den domates ihracatına uyguladığı yasağa ilişkin bir soru üzerine de "Bu bölgenin en önemli iki lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Vladimir Putin’in başlattıkları görüşmelerin devam edeceğine ve bu işin çözüleceğine inanıyorum. Neticede birbirini seven iki ülke ve iki toplum var, bunun halledileceğine ben de şahsen yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Kurban Bayramı'nda dişi hayvan kesiminin önlenmesine ilişkin de Fakıbaba, üreme durumu olmayan veya laktasyon dönemini tamamlayan dişi hayvan kesimine karşı olmadıklarını dile getirerek, hayvancılıkta ve tarımda Türkiye bu bölgenin tümünü besleyebilecekken, Türkiye'nin hayvan ve tarım ürünü ithal etmesinin kendisini üzdüğünü, bunun tedbirlerini almaya devam edeceklerini söyledi.

Kısa, orta ve uzun vadelerde programlar hazırlayacaklarını dile getiren Fakıbaba, dünyada artık petrolün değil gıdanın ön planda olduğunu, kendisinin ve Bakanlık çalışanlarının bunun bilinci ile hareket ettiğini bildirdi.

“Hedefimiz Türkiye’nin deneyimini bölgedeki ülkelerle paylaşmak”

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Avrupa ve Orta Asya’dan sorumlu Genel Direktör Yardımcısı Vladimir Rakhmanin de toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bölgede gıda güvenliğini ve tarımsal kalkınmayı desteklediğini söyledi.

FAO ve Türkiye'nin, Ortaklık Programı'nın ikinci aşaması konusunda gerekli müzakereleri yürüttükten sonra bir anlaşmaya vardığını ifade eden Rakhmanin, "Hedefimiz bu aşamada Türkiye’nin deneyimini bölgedeki ülkelerle paylaşmak ve katılımcı ülkeler arasındaki mevcut olan uluslararası iş birliğini geliştirmek." diye konuştu.

Rakhmanin, söz konusu programın ilk aşamasının başarılı bir şekilde tamamlandığını kaydederek, bu kapsamda toplam 28 projenin uygulandığı ve bunların 10 milyon dolarlık bir bütçesi bulunduğu bilgisini verdi.

Türkiye'nin tarım sektöründe en büyük üreticilerden biri olduğunu vurgulayan Rakhmanin, "Türkiye'nin tarım sektörü son yıllarda ortalama yüzde 5 büyüdü. Ülkenin tarımsal nüfusu azalmasına rağmen üretimde daimi bir artış gösterdi." ifadelerini kullandı.

Rakhmanin, 2020'ye kadar sürecek programa büyük önem verdiklerinin altını çizerek, "İnanıyoruz ki mevcut iş birliğimizi geliştirecek bir çalışma olacak. Açlığa karşı mücadelemizi birlikte yürüteceğiz. Gıda güvenliğini arttırırken özellikle de iklim değişiminin yaşandığı şu dönemde sürdürülebilir tarımsal kalkınmayı artırmış, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını geliştirmiş olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye, Suriyeli mültecilerin korunmasına yönelik tutarlı çaba gösteriyor"

Türkiye'nin Suriyeli mültecilerin korunmasına yönelik tutarlı bir çaba gösterdiğini belirten Rakhmanin, FAO'nun Türkiye ile yakın iş birliği içerisinde Suriyeli mültecileri desteklemek konusunda tarım alanında çalışmalar yürüttüğünü hatırlattı.

Rakhmanin, FAO'nun 2018'de Uluslararası Göç Örgütü ile birlikte Birleşmiş Milletler Küresel Göç grubunun eş başkanlığını yürüteceğine dikkati çekti. Gelecek yıl Türkiye'nin FAO üyesi olmasının 70. yıl dönümünü kutlayacaklarını söyleyen Rakhmanin, bunun Türkiye'nin dünyadaki gıda güvenliğine ne kadar katkı sunduğunu hatırlamak için iyi bir fırsat olduğunu dile getirdi.

Konuşmaların ardından Rakhmanin ve Fakıbaba program kapsamında açılan fotoğraf sergisini gezdi.

Söz konusu program, Orta Asya ve Kafkaslar'daki ülkelerde gıda güvenliğini sağlamaya ve kırsal yoksullukla mücadeleye odaklanıyor.

Türkiye, 2006'da başlayan ve 5 yıllık bir dönem için 28 projeyi kapsayan programa 10 milyon dolar katkıda bulunmuştu. Programın ikinci aşaması için Türkiye 20 milyon dolarlık daha katkı sunmayı taahhüt etmiş, böylece Türkiye’nin toplam katkısı 30 milyon dolara yükselmişti.